Seçimin Ardından Altı Çizilecek Noktalar

Bu seçimde bir kere daha ortaya çıktı ki; AK Parti ülkemizin en doğudan en batıya, en kuzeyden en güneye bütün renk ve tonlarını ihtiva eden tam bir Türkiye partisidir.

 

AK Parti, Türkiye’nin çok büyük bir kesiminde 1. Parti, kalan az sayıda yerde de 2. Partidir.

Her ne kadar çeşitli bahanelerin arkasına saklansalar da, bu seçimin de en büyük kaybedeni CHP’dir.

AK Parti karşısında 8. kez ağır bir yenilgiye uğradılar.

Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda sıfır çektiler.

Koca İç Anadolu’da yoklar.

Hani sahillerin partisi diyoruz ya;

Artık oralarda da eriyip gidiyorlar.

Karadeniz sahilinde 3 il hariç kaybettiler.

Kalemiz dedikleri Artvin’de bile kazanamadılar.

Kalemiz dedikleri Ordu’da bir tek ilçe kazanamadılar.

Güney sahilimizde Antalya’da, Mersin’de ağır bir hezimete uğradılar.

Siz bakmayın İstanbul ve Ankara’da oylarımızı artırdık demelerine.

Düşünün ki İstanbul’da MHP, tek başına seçime giden Sırrı Süreyya Önder kadar bile oy alamadı.

Belli ki MHP oyları malum ittifaktan dolayı CHP’ye gitti.

Başka bazı küçük partilerin de desteğini düşünürseniz, aslında Sarıgül’ün “artırdık” dediği oy, Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyun bile çok altındadır.

 

Niye İstanbul’da miting yapamadılar?

Bundan.Zira, miting meydanındaki ittifak, sandıktaki ittifak kadar zahmetsiz değildi. Mitinge gelenlerle, sandıkta çıkacak oylar arasındaki dengesizlik dikkat çekebilirdi.

Ankara’da da benzer bir durum yaşandı.

Bir önceki yerel seçimde Ankara’dan yüzde 27 oy alan MHP, bu sefer yüzde 7 küsur aldı.

Fazla söze gerek var mı?

CHP’lilerin seçim sonrası hallerini ibretle izliyoruz.

Kah başarılı çıktık diyorlar, kah da o bildik “makarnacı-kömürcü, Haso-Memo” söylemine sığınıyorlar.

 

Bu sefer  çirkin literatürlerine yeni bir şey daha eklediler:

“AK Parti’ye oy verenler iyi beslenemediği için kısa boylu kalıyorlarmış!”

Siz bırakın bu “kısa adamlar” laflarını da Uzun Adam karşısında 8. kez düştüğünüz şu içler acısı halden nasıl çıkabilirsiniz, ona kafa yorun.

CHP’nin seçimden sonra yaratmaya çalıştığı gerginlikler de milletimiz tarafından ibretle ve ilgiyle izleniyor.

Yine sokak eylemleri, yine çatışmalar, yine sağa sola saldırırlar, yine gerilim.

Hani CHP’liler sık sık “yaşam biçimine müdahale” yalanını gündeme getiriyorlar ya;

Eminim, CHP’lilerin Gezi’den beri sürdürdükleri gerginlik, tahrikçilik ve sokak çatışmalarını milletimiz de aynı şeyi düşünüyordur:

Allah korusun, ya bunların eline bir iktidar geçse!

İşte o zaman yaşam biçimine müdahalenin, baskının ve zulmün ne olduğu görülür.

Muhalefetteyken bile cam kenarında gördüğü başörtülülere nefretinden belediye otobüslerine yumrukla saldıranlar, iktidarda olsa neler yapmaz.

İşte bu yüzden bu CHP iktidar yüzü göremiyor, göremeyecektir.

Milleti kandırmak için İstanbul’da sözde “Ötekisi olmayan bir İstanbul” sloganıyla yola çıkanlar, daha seçim sürecinde bile kendileri gibi düşünmeyenlere tahammül edemediler.

Birçok vatandaşımıza saldırıp birçok seçim büromuzu yakıp yıktılar.

Onu bilir, onu söylerim:

 

Eğer bir ülkede zorla sanal bir diktatörlük algısı yaratılmaya çalışılıyorsa, bilin ki orada gerçek bir diktatörlüğün özlemcileri vardır!

Gerçek diktatörlüğün ne olduğunu da, CHP zulmünü iliklerine kadar yaşamış bu millet çok iyi biliyor!