İstanbul’a Hizmet, Sorumluluğu Ağır Ama Onuru Büyük Bir Sevdadır

8 yıldır büyük bir gayret ve sorumluluk ama aynı ölçüde de büyük bir onur ve mutlulukla sürdürdüğümüz İstanbul İl Başkanlığında finale yaklaşmış bulunuyoruz.

İnşallah 8 Şubat’ta yapacağımız İl kongremizle, bu şerefli bayrağı yeni seçilecek kardeşlerimize devredeceğiz.

İnanıyorum ki kardeşlerimiz bizden aldıkları bu bayrağı çok daha yükseklere çıkaracaktır.

Çünkü bizim inanç tasavvurumuzda hayırda ve güzellikte sürekli daha iyiye doğru koşmak vardır.

 

Biz, “iki günü birbirine denk geçenin ziyanda olduğuna” bir şuur olarak inanmışızdır.

2 tür şehir vardır; birisi birbirine benzeyen şehirler, diğeri de kendine mahsus özellikleri olan özel şehirler.

İstanbul, kendine mahsus özellikleri itibarıyla sadece ülkemizin değil, dünyanın da biricik şehirleri arasındadır, belki de birincisidir.

İstanbul Türkiye’nin ruhu, özü ve özetidir.

Birçok medeniyete başkentlik etmiştir.

Çok seslidir, çok renklidir.

Birçok şehrimizin mevcut nüfusundan daha fazla hemşehrisi İstanbul’da yaşar.

Diğer şehirler, bilgiyle, birikimle, vizyonla yönetilir ama söz konusu olan İstanbul ise, bunların yanına mutlaka “sevdayı” da eklemek gerekir.

Evet, İstanbul bir sevda olmadan yönetilemez.

İstanbul, sahip olduğu güzelliklerin farkında olan ve bu nedenle de her zaman çok sevilmeyi bekleyen nazlı bir sevgili gibidir.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun sık sık “Biz İstanbulun sevdalısıyız” demeleri boşuna değildir.

 

Yerel seçim süreçlerinde yaptığım konuşmalarda sıklıkla kullandığım bir cümlemi hatırlıyorum:

“Kendisi İstanbul olmayanlar, İstanbul’u yönetemezler.”

Bu şehrin tarih ve medeniyet değerleriyle barışık olmadan, bu şehrin minare ve kubbelerine baktığında gönlünde ılık rüzgarlar estirmeden, bu şehrin sokaklarını, çeşmelerini, şadırvanlarını, meydanlarını, kütüphanelerini sevmeden bu şehre hizmet edemezsiniz.

Ve en önemlisi, madem İstanbul milletimizin bir özetidir, bu milleti sevmeden İstanbul’u anlayamaz, yaşayamaz, hissedemezsiniz.

Allah’a hamd olsun, 8 yıllık İl Başkanlığımız döneminde İstanbul’a hep bu ruhla yaklaştık.

Bu ruhla gece gündüz demeden çalıştık.

Bundan sonra da yine bu ruhla çalışacağız.

Yeni seçilecek kardeşlerimizin her zaman yanında olacağız.

Onlara bayrağı devrederken, ellerimizi, yüreklerimizi, omuzlarımızı ve gönüllerimizi de vereceğiz.

AK Parti davasına gönül vermiş insanlar olarak Türkiye’nin gerek ekonomik, gerek demokratik, gerekse dış politika anlamında bugün ulaştığı çizgiye varmasında nasıl kader birliği yaptıysak, bundan sonraki çok daha büyük hedeflere ulaşmasında da aynı dayanışma ve beraberlik ruhu içinde olacağız.

“Aşık yoldan usanmaz” derler.

Biz de davasına ve ideallerine aşık insanlar olarak, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı bayrağını taşırken her zaman inanç ve heyecanla söylediğimiz o sözü, şimdi bayrağı devretmeye hazırlanırken daha da büyük bir inanç ve heyecanla söylüyoruz:

Durmak yok, yola devam!