AK Parti’yle Uğraşacağınıza Başarısızlığınızın Hesabını Verin

Varlıklarını sadece AK Parti karşıtlığı üzerinden anlamlandıranlar, şimdilerde bütün umutlarını da AK Parti’ye bağlamış durumdalar. CHP’siyle, MHP’siyle, ulusalcısıyla, paraleliyle, bir kısım medyasıyla her seçimde bütün kampanyalarını AK Parti karşıtlığına dayandıran malum konsorsiyumdan söz ediyorum. Bilhassa da resmi muhalefetten. Yani CHP ve MHP’den. 3 Kasım 2002 seçiminden itibaren AK Parti karşısında, yerel- genel her seçimde ve referandumda yeni bir hezimete uğrayanlar, kendi hatalarından ders çıkarıp yeni bir siyasi anlayışa sarılacaklarına, bu sefer de Erdoğan sonrası AK Parti’nin zayıflayacağı, bölüneceği, iç çekişmelerle yıpranacağı türünden umutlara sarılıyorlar.

Şu hale bakın; Kendilerini anlamlandırırken de, umutlandırırken de merkezlerinde hep AK Parti var. Aslında böyle davranmakla, bir yandan da kendi siyasi başarısızlıklarını gözden kaçıracaklarını sanıyorlar.

Onlara destek veren medyanın tavrı da farklı değil.

Girdikleri bütün seçimlerden ağır bir yenilgiyle ayrılmış bu partilerin başarısızlık nedenlerini tartışacaklarına AK Parti’yi karıştırmaya çalışıyorlar.

“Başarısızlığın” değil de “başarının” hesabını sormaya çalışmak gibi bir trajikomik hal içindeler. Evet, 10 Ağustos öncesinde alay-ı vala ile ittifak yapıp milletin ittifakı karşısında ağır bir yenilgiye uğrayanlar, bugünlerde yeni oyun ve tezgahları tedavüle sürmeye çalışıyorlar.

AK Parti’de “taraflar” oluşturmanın gayreti içindeler.

AK Parti’de “küskünler” oluşturmanın gayreti içindeler.

Kendilerince AK Parti içinde desteklenecek veya yıpratılacak kesimler vehmetmeye çalışıyorlar.

 

28 Ağustos sonrası Çankaya ile problemli bir kabine görüntüsü ortaya çıksın diye ne yapacaklarını, nasıl bir yol izleyeceklerini düşünüp duruyorlar.

Bu anlamda sahte tebessümler kuşanıp sahte övgülere hazırlanıyorlar.

“Bizim nasılsa Türkiye’yi çok ileri noktalara götürmek ve sandıkta milletin teveccühüne mazhar olmak noktasında bir vizyonumuz ve yeteneğimiz yok, bari AK Parti’yi kendimize benzetelim ki ülke yeniden statükonun hakim olduğu o eski günlere dönsün” türünden bir sığlığa saplanmış durumdalar.

Ancak unuttukları bir şey var: AK Parti, herhangi bir parti değildir.

Herhangi bir parti olsa, bu kadar ilki başaramazdı.

Herhangi bir parti olsa, iktidarının 12. yılında bile oy yükselişini sürdüremezdi.

AK Parti, kurucusu Recep Tayyip Erdoğan’ın milletiyle beraber belirlediği ilkeleri ruhuna katmış bir partidir.

AK Parti, hakkın ve hakikatin güzelliğini milletin iradesiyle buluşturmuş bir dava partisidir.

 

Bu partide her şey kendi doğası içinde gelişir ve en güzel karara dönüşür.

Biz nasıl malum çevrelerin her seçim öncesinde kurdukları hayalleri ve kapıldıkları hevesleri kursaklarında bıraktıysak, bu yeni döneme dair kapıldıkları anlamsız umutları da boşa çıkaracağız inşallah.

Temennimiz, CHP, MHP ve destekçilerinin, “Acaba AK Parti’yi karıştırabilir miyiz” yerine, “Biz niye her seçimden böyle hüsranla ayrılıyoruz” sorusuna cevap aramalarıdır.

Unutulmasın ki;

Başarının değil, başarısızlığın hesabı sorulur.

Verilmelidir de!