Ramazan’da Kardeşliğimizi Güçlendirmeliyiz

AK Parti İstanbul teşkilatı, Ramazan ayının son günlerinde Vefa İftarlarında buluşmaya devam ediyor. Teşkilatın eski ve yeni üyelerini bir araya getiren Küçükçekmece ve Büyükçekmece Vefa İftarları, Aziz Babuşcu’nun katılımıyla yapıldı.

Programlarda Genel Merkez Teşkilat Başkanı Ekrem Erdem, İstanbul Milletvekilleri, İl Yürütme ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları, eski ve yeni 3 Kademe teşkilat mensupları ile çok sayıda vatandaşımız aynı iftar sofrasında Ramazan ayının bereket ve sevincini paylaştı.

Ramazan’da Kardeşliğimizi Güçlendirmeliyiz

Küçükçekmece İlçe Başkalığının düzenlediği iftar programında bir konuşma yapan Aziz Babuşcu, Ramazan'ı  özlemle beklerken, onun rahmetiyle kucaklaşmayı ardından gelen güzel bayramı beklerken çevremizdeki bazı olaylar nedeniyle buruk bir Ramazan geçirdiğimizi belirterek, “Bu sevinci gölgeleyen tablolarla karşılaştık. Kardeş coğrafyalarla, halklarla olan ilişkilerimizi güçlendirmemiz gereken zamanları yaşıyoruz. Biz mazlum ve mağdur coğrafyalara duyarsız kalamayız. Suriye masum kanının aktığı, kardeşlerimizin zulüm gördüğü bir komşumuz. Aynı şekilde Mısır, uzun bir dönem sonrasında kendi oyuyla seçtiği, iktidara taşıdığı bir Cumhurbaşkanının darbeyle alaşağı edildiği bir resimle karşı karşıya kaldı. Biz iftarlarımızı açarken Adeviyye Meydanı’nda ve Mısır’ın diğer meydanlarında yüz binlerce kardeşimiz kendi iradelerine sahip çıkmak için direniyorlar. Onları dualarımızdan mahrum bırakmayalım. Ramazan’ın sonlarına yaklaştığımız, Kadir Gecesi’ni idrak ettiğimiz bu günlerde dualarımızda onların da bolca yer alması gerektiğini unutmayalım. Çünkü kardeşlerimiz zulme karşı iradeleri için direniyorlar.” dedi.

Aziz Babuşcu daha sonra Büyükçekmece Vefa İftarına katılarak teşkilat mensupları ve vatandaşlarımızla bir araya geldi.

Dayatmacı Bir Dil Oluşturulmaya Çalışılıyor

Burada yaptığı konuşmada Gezi Parkı ile başlayan süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Aziz Babuşcu, şunları söyledi: “Türkiye’yi her alanda değiştirip geliştirdiğimiz 10 yılın sonunda Taksim Gezi Parkı özelinde karşılaştığımız bir fotoğraf var önümüzde. Bu bizim hiç hak etmediğimiz bir fotoğraf. Biz bu ülkede 10 yılın sonunda geriye dönüp ne yaptık diye sorduğumuzda başarılardan başka hiçbir şey göremedik. Bizim Taksim Gezi Parkı özelinde bir yayalaştırma projesine itiraz olarak, bir kısım ağaçların sökülmesine tepki olarak, çevresel duyarlılık olarak değerlendirdiğimiz ve öyle görmek istediğimiz tepkiler, şekli gösterdi ki tüm bunların ötesinde, çok farklı niyetler taşıyor. Aslında kimsenin derdi yayalaştırma projesi değilmiş. Aslında gündemde olmamasına rağmen kimsenin derdi Topçu Kışlası da değilmiş. Aslında herkesin ilgili olduğu bir şey var; o da büyüyen Türkiye, lider olan Türkiye, sorun alanlarına çözüm üreten Türkiye sıkıntısıdır. Bir zamanlar Türkiye, Avrupa’nın, Amerika’nın ne dediğine bakıp pozisyon alan bir ülkeyken şimdi bahsi geçen ülkelerin Türkiye’nin söylemlerine bakarak pozisyon aldıkları bir siyasi ortam var dünyada, tabi ki bunu hazmedemiyorlar. Bu hazımsızlığın nedenini başta Ak Parti ve onun lideri olarak gördüklerinden onu bir mühendislik projesiyle bertaraf etmeye, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Sandığı itibarsızlaştırmaya dönük çaba ve buna dönük dil çalışmaya devam ediyor. Bu dil Sayın Başbakanımızı diktatör gibi göstermeye çalışıyor. Dayatmacı anlayışla bir dil oluşturulmaya çalışılıyor ve bu dil bu projenin dilidir. Bunu çok iyi bilerek, bu bilinci aklımızdan çıkarmadan her zamanki kararlılıkla, azimle çalışmalıyız ve 2014 seçimlerinin ne denli önem arz ettiğini kavramalıyız.”