Başbakanımız ve Mahmud Abbas Geleneksel İstanbul İftarımızda

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Geleneksel İftarı, Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Yenikapı Şehir Parkı’nda yapıldı.

Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Aziz Babuşcu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve 6 binden fazla kişinin katıldığı iftar yemeğine, eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldı.

Aziz Babuşcu tarafından karşılanan konuklarımız arasında, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Genel Başkan Yardımcılarımız, Bakan ve Milletvekillerimizin yanı sıra sanat, medya, spor, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ile diplomasi ve dini cemaat temsilcilerinin önemli isimleri yer aldı. Ayrıca İl Yürütme ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, İlçe Başkanlarımız, Belediye Başkanlarımız ve teşkilatımızdan birçok isim de iftara katılanlar arasındaydı.

Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan iftarda, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatının anlatıldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. İftarda davetlilere seslenen İl Başkanımız Aziz Babuşcu, sözlerine, “İstanbul’un bu güzel Ramazan akşamında, tüm farklılık, zenginlik ve renkleriyle, gerçek bir Türkiye fotoğrafı ortaya koyan siz güzide dostlarımıza, iftarımıza teşrif ettiğiniz için, AK Parti İstanbul İl Teşkilatımız adına en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.” diyerek başladı.

Ramazan Rahmet Mevsimidir

Ramazan’ın gönüllerimize en güzel duyguların yağmur gibi indiği bir rahmet mevsimi olduğunu söyleyen Aziz Babuşcu sözlerini şöyle sürdürdü: “Ramazan, İslâm’ın sevgi ve şefkatle yoğrulup bilgi ve hikmetle bütünleşmiş ahlâkını, bütün insanlığa hissettiren bir rahmet, merhamet ve bağışlanma ayıdır. Hamdolsun;  İstanbul teşkilatı olarak her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan da hummalı bir çalışma içindeyiz. Parolamız, “Paylaş ki kardeş olasın!” Şuna içtenlikle inanıyoruz ki; Bir yoksulun sofrasından yansıyan güzelliğe esas ihtiyacı olan, gidilenden çok gidendir. İşte bu şuurla çalışan, Ramazanı gerçek bir dirilişe, kardeşliğe ve paylaşmaya vesile kılmak için çırpınan, birlikte çalışmaktan her zaman onur ve gurur duyduğum İstanbul teşkilatıma huzurlarınızda teşekkür etmeyi bir görev biliyorum.”

Artık Eski Türkiye Yok, Yeni Türkiye Var

“Artık Eski Türkiye Yok, Yeni Türkiye Var” diyen Aziz Babuşcu, konuşmasına şöyle devam etti: “Artık seçkinlerin dediği değil, milletin dediği oluyor. Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde aslında oylanacak olan da budur. 10 Ağustos’ta “devlet nereye bakıyorsa millet oraya bakacak” diyen bir anlayışla, “Millet nereye bakıyorsa devlet oraya bakacak” diyen anlayış yarışacak. Ve bütün kalbimizle inanıyoruz ki; Siyaset ve sandık dışında iktidar arayanlara karşı… Bu milleti hep küçümsemiş, ezmiş, yoksullaştırmış ve geri bırakmış statükoculara karşı... Recep Tayyip Erdoğan, bu milletin bağrından süzülüp gelmiş en güzel cevap olacaktır! Bu gün de olduğu gibi, biz nasıl gün boyu tuttuğumuz orucun bir ödülü olarak heyecan ve arzuyla iftar etmeyi bekliyorsak... İnşallah 10 Ağustos da bu ezilen, horlanan... Çevre diye küçümsenen... Çok ağır imtihanlardan geçip çok yüksek bedeller ödemiş milletimizin gurur, sevinç ve mutluluk iftarı olacaktır.”

Tarafsızlık Masalıyla Kardeşlerimizi Yalnız Bırakamayız

Aziz Babuşcu, İsrail tarafından saldırıya uğrayan Filistin’in bir insanlık sınavı olduğunu belirterek, “Ramazan’da sevinçlerimiz kadar hüzünlerimiz de var. Gazze bir Ramazan’ı daha acılar içinde yaşıyor. Ve uygar dünya sadece seyrediyor. Gazze, başta İslam dünyası olmak üzere herkesin insanlık sınavıdır.  İnsan olan hiç kimse, onurlu olan hiç bir devlet bu drama kayıtsız kalamaz. İsrail bir terör devletidir. İsrail’e doğrudan dolaylı veya susarak destek verenler onun döktüğü kanların sorumlu ortağıdır. Biz ne pahasına olursa olsun, asla bize ne demeyecek,  ne gerekirse yapacak, Filistin’in sesi, insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz. Bazıları “Bize ne” diyorlar, “Tarafsız olalım” diyorlar. Oysa; eğer insansak, eğer sol yanımızda hala çarpmaya devam eden bir kalp taşıyorsak… Istırabını bilip çığlığını duyduğumuz her kardeşimizin yarası, sarılıncaya kadar bizim de içimizde kanamaktadır. Tarafsızlık masalıyla kardeşlerimizi yalnız bırakamayız, onların çığlığını duymazdan gelemeyiz. Çünkü bizim, insan olarak, yeryüzünün hangi coğrafyasında olursa olsun haksızlığa uğratılanların yanında yer almak gibi bir ahlaki sorumluluğumuz var.” dedi.

İftar programında konuşan Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, geleneksel iftar buluşmasına katılanlara teşekkürlerini sunarak Aziz Babuşcu ve çalışma arkadaşlarına teşekkür etti.

Konuşmasının başında İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılara değinen Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Ama İsrail'in zulmüne, cinayetlerine ses çıkarmayan dünyadaki her bir ülke, her bir toplum da bu kara lekeyi sonsuza kadar alnında taşımaya mahkum olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Ekmeğimizi Bölüşüyoruz

Türkiye'nin mağdur ve mazlum duruma düşenlere yardımcı olabilmek için elinden gelen gayreti gösterdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Suriye'deki olaylar sebebiyle Türkiye'ye gelen 1 milyon 150 bini bulan misafirimizle ekmeğimizi bölüşüyoruz. Irak'taki kardeşlerimize yardımcı olabilmek, oradaki kavgayı, dökülen kanı sona erdirmek için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz. İsrail'in Filistinlilere karşı başlattığı saldırılara karşı, uyguladığı zalimliğe karşı, Türkiye'den daha yüksek sesle itirazını dile getiren ülke neredeyse yok.” diye konuştu.

İsrail Kendi Döktüğü Kanda Boğulacaktır

Başbakan Erdoğan, İsrail'in kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan Gazze'ye yönelik yürüttüğü saldırıların, dün gece kara harekatının başlamasıyla yeni bir boyut kazandığını belirterek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Tüm dünyanın anlık olarak seyrettiği canlı yayınlar eşliğinde devam eden bu canilik karşısında gözlerin, ağızların ve kulakların adeta kapatıldığını görüyoruz. İsrail eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Ama İsrail'in zulmüne, cinayetlerine ses çıkarmayan dünyadaki her bir ülke, her bir toplum da bu kara lekeyi sonsuza kadar alnında taşımaya mahkum olacaktır.”

Batı Gazze'de Ölen Her Masumun Katline Ortak Oluyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi bulunduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, 5 daimi üye içerisinde Müslüman ülke bulunmadığını dile getirerek, şunları söyledi: “Tamamı Hristiyan veya onlar gibi aynı anlayışı paylaşan ülkeler. Dolayısıyla bir ülkenin orada dudağından çıkacak düşünce veya ifade ne ise tümüyle orayı kilitleyebiliyor. 4'ü 'evet' dese, bir tanesi 'hayır' dese, iş bitti. Böyle bir adalet sistemi olabilir mi? Birleşmiş Milletler'deki hiçbir denge, milyonlarca Filistinlinin hayat hakkının zalim bir devlet tarafından tehdit edilmesinin gerekçesi olamaz. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'in İsrail hakkında almış olduğu onlarca, yüzü aşkın karar var ama bu kararların uygulanabilirliği yok. İsrail bakıyor ki Birleşmiş Milletler'in aldığı kararları istediği gibi çiğniyor dolayısıyla 'Birleşmiş Milletler kendi çalıyor kendi dinliyor' diyor. Onun için bunun gözden geçirilmesi lazım. Demokrasinin, hak ve özgürlüklerin beşiği olma iddiasındaki Batı da Filistinlilerin hayat haklarının ihlali karşısındaki suskunluğu ve hatta İsrail'i kollayan tavrıyla Gazze'de ölen her masumun katline ortak oluyor.”

İnsanları, Bombalara Teslim Etmek Gibi Bir Lüksümüz Yok

Türkiye'de 1 milyonu aşkın Suriyelinin misafir edildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Sıkıntılar yok mu? Var. Fakat bombalardan kaçan insanları, bombalara teslim etmek gibi bir lüksümüz yok. Üstelik 1-2 gündür değil, 3,5 yıldır misafir ediyoruz. Çok istisnai birtakım adli hadiseleri saymazsanız, milletimiz, işte bu şuurla, tarihi sorumluluğun farkında olarak kardeşlerini bağrına basıyor, onlara her türlü yardımı yapıyor. Başka ülkelerde çok derin sosyoekonomik yıkımlara veya çok dramatik görüntülere yol açabilecek bu hadiseyi Türkiye, kendisi mağdur olmadan, misafirlerini de mağdur etmeden yönetme başarısını gösterdi, göstermeye devam ediyor. Üstelik birkaç sembolik jest hariç ciddi hiçbir dış yardım almadan, tamamen kendi imkanlarımızla ve kendi organizasyonumuzla bu süreci yönetiyoruz. Türkiye'nin gerek sınırlarına gelen milyonlarca Suriye vatandaşını gerek İstanbul'a ve diğer şehirlerimize gelen her meslekten, her meşrepten milyonlarca misafirini ağırlıyor olabilmesi, tüm mazlumlar için bir umut ışığıdır. Zalimler, tarih boyunca mutlaka kaybetmişlerdir, şimdi de kaybedeceklerdir. Hazreti Musa'ya, Hazreti İsa'ya zulmedenleri bugün kimse hatırlamıyor. Hatırlayan da lanetle anıyor ama milyonlarca insan bu peygamberlere olan hürmetini her gün dile getiriyor. İnşallah kıyamete kadar da getirmeye devam edecek

 Yeni Türkiye'nin Işıkları Ülkemizi Aydınlatmıştır

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ne değinen Başbakan Erdoğan, “Biz 77 milyonu kucaklarken, 77 milyona hitap ederken, diğerleri belli bölgelere, belli etnik kesimlere, belli yaşam tarzlarına hitap ediyorlar. Diğerlerinin nasıl bir blok oluşturduklarını görüyorsunuz. Eski Türkiye'nin tüm aktörleri şu anda tek bir safta bir araya gelmiş durumdalar. Eski Türkiye'nin partileri CHP, MHP ve irili ufaklı statüko partileri ittifak ettiler. Eski Türkiye'nin medyası tam da beklendiği gibi bu ittifakta saf tuttular. Eski Türkiye'nin faiz lobisi, iş çevreleri bu safta yerlerini aldılar. İhanet şebekesi Pensilvanya akıl hocaları oldu. Bu şer ittifakının Türkiye'de başarılı olma imkanı yoktur. Eski Türkiye'nin kapıları artık kapanmış, yeni Türkiye'nin ışıkları ülkemizi aydınlatmıştır. Ben biliyorum ki, CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin, diğer partilerin seçmenleri eski ile yeni Türkiye arasındaki bu mücadeleyi görmüş, tercihlerini yeni Türkiye'den yana yapmıştır.” dedi.

Öncü Türkiye Kazanacak

10 Ağustos'ta bir kez daha yeni Türkiye'nin kazanacağını, karanlığı özleyenlerin, kaostan beslenenlerin, Türkiye için hiçbir planı, projesi, vizyonu olmayanların kaybedeceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasına şu şekilde devam etti: “İnanın 10 Ağustos'ta ‘Öncü Türkiye’ kazanacak. Böylece dünya mazlumları, Irak'ın, Suriye'nin, özellikle de Filistin'in mazlumları kazanmış olacaktır. Türkiye olarak önümüzdeki haftalar içinde birçok bayramı bir arada yaşamak istiyoruz. Gazze'de kanın durduğunu duymak ve bayram yaşamak istiyoruz. Musul'da alıkonulan vatandaşlarımızın bırakılmasını bekliyor, orada bir bayram yaşamak istiyoruz. Ramazan Bayramı'na umutlarla uluşmak, bayramı bayram gibi idrak etmek istiyoruz.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak İstanbul’a gelen ve iftarda bir konuşma yapan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, sözlerine, “Öncelikle, Sayın Başbakan'a böyle bir gecede beni davet ettiği için teşekkür ederim. Bu münasebetle Ramazan'ın bizlere, İslam dünyasına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.” diyerek başladı.

Mahmud Abbas konuşmasını şöyle sürdürdü: “Filistin halkı olarak 66 yıldır bağımsızlık mücadelesi veriyoruz ve tam 66 yıldır her bayramda birbirimizi tebrik ediyoruz, bugün bir kez daha bu kutlamayı tekrar ediyoruz. Biz bu süre içerisinde birbirimizi tebrik etmemize rağmen, her zaman, her yıl zulümlere maruz kalıyoruz. Topraklarımızdan çıkarılma tehdidiyle karşılaşıyoruz. Ama biliniz ki, biz bu topraklarda kavgaya devam edeceğiz. Gazze maalesef öldürülmeye alışıktır. Son 7 yılda üçüncü kez Gazzeliler ölüme mahkum edilmiş durumdalar. 2 haftadır Gazze yine ölümü yaşıyor. Bir taraftan öldürülürken, yüksek sesiyle adeta çığlık atıyor. Bu sesi dünyanın duymasını istiyor. Şu anda bizim birinci isteğimiz, akan kanın durdurulması. Biz öncelikli olarak ateşkesin sağlanmasını istiyoruz. Kanın durmasını istiyoruz. Arkasından tekrar koşulların konuşulmasını istiyoruz. Biz BM'nin acziyetini biliyoruz. Ama buna rağmen Türk Dışişleri Bakanı kardeşimizle meseleyi Güvenlik Konseyi'ne taşımak için birlikte çalışıyoruz. Tüm dünyadan, herkesten beklentimiz, Filistin'de akan kanın durdurulması için çalışması ve başkenti Kudüs olan bir devletin kurulması için bize destek verilmesi.”